17 Ağustos 2013 Cumartesi

Eski İstanbul meyhaneleri 8-10 masa, bir içki tevzi tezgahı, küçücük bir mutfak ve dört duvardan oluşan bir mekandır.

1880 yıllarına kadar meyhanelerde masa kullanılmamıştır.

O yıllara kadar sofra rahle gibi açılır- kapanır iskemleler üzerine kurulurdu.

Eski dönemlerde meyhaneler çeşitli sınıflara ayrılırdı. “Gedikli meyhaneler” seçkin kişilerin uğrak yeri olan meyhanelerdi.

Gedikli meyhaneler Abdülaziz Döneminden (1861-1876) sonra “ Selatin Meyhaneleri “ olarak anılmaya başlar.

Koltuk meyhaneleri kaçak olarak işletilen yerlerdi. Sokak aralarında her türlü denetimden uzak pervazsızca çalışırlardı. “Ayaklı meyhane”ler gizli çalışan gezici içki satıcılarıydı.

Bakkalların, manavların önünde içkiyi müşterilerine verirlerdi. Müşteriler kadehi bir yudumda yuvarlar elinin tersiyle ağızlarını silerlerdi. Bu harekete de “yumruk mezesi” adı verilirdi.

Tezgah önünde, ayaküstü birkaç tek atıp gidenlere, “tezgah müşterisi” denirdi ve meyhanenin bu alemine “tezgah alemi” adı verilirdi.

Tezgah müşterileri ustaları ile karşılaşıp yüz göz olmak istemeyen, bir an önce içip gitmek isteyen kalfalar ve çıraklardı.

Zaman içinde tezgah müşterileri için “ tekçi” ya da “tektekçi” tabirleri de kullanılmıştır. Balolar 19. yüzyılda İstanbul’da moda haline gelmişti.

Bunlara özenen sosyoekonomik düzeyi düşük kesim, baloz ismi verilen meyhanaleri açmıştır. Buralarda içki, müzik ve fuhuş yaygındı. Çalgılı meyhaneler, günümüzdeki “Taverna” ların ilkleridir.

Çalgılı meyhaneler yarı meyhane, yarı gazino tarzında işletilirdi. Oturak alemleri ise genelde gizli yapılan içkili ve kadınlı eğlence türüdür.

Çalgılı meyhanelerde de kadınlara rastlanırdı. Bunların dışında içki sofralarında kadına pek rastlanmazdı.

Esnaf meyhaneleri, balıkçı meyhaneleri, çalgılı meyhaneler, sahil meyhaneleri ayrıdır. Bunların yanı sıra Krepen Pasajı, Çiçek Pasajı meyhaneleri ayrıdır.

Hem çevre düzenlemeleri, hem mutfakları, hem de müdavimleri farklıdır. Farklı meyhane türlerinin birbirleriyle

0 yorum:

Yorum Gönder