5 Mayıs 2014 Pazartesi

Yalnızlık Allah’a mahsustur sözü oldukça doğru bir noktaya değinmektedir. İnsanlar yaşamlarını devam ettirmek için yanlarında destek verecek insanlara ihtiyaç duymaktadır. 

İnsanın yandaşı ister dost olsun ister aile ister sevgili her zaman iyi duyguları birbirleri ile paylaşacaktır. 

İnsanoğlu genellikle az ve öz dostu olsun ister.

İnsanların değer verdiği kişiler çoğaldıkça hayattan aldığı darbeler bir o kadar artacaktır.

Bu nedenle insanlarda az olsun, öz olsun düşüncesi hakimdir. Bu nedenle kalabalık arkadaş gruplarında dağılma daha çabuk yaşanır. 

Özellikle iki kişilik başlayan arkadaşlık, dostluk üçüncü kişi geldiğinde genellikle bozulmaktadır. Bunun en büyük nedeni ise en kötü huylardan biri olarak tabir edilen kıskançlıktır.

Kıskançlık insanı içten içe kemiren, insanlar ile arayı bozduran sinsi bir duygudur. Fakat her kıskançlık felaket ile sonuçlanacak diye bir durum da söz konusu değildir. 

Çünkü bazı küçük kıskançlıklar sizin karşınızdakine verdiğiniz değeri gösterecektir. Fakat büyük kıskançlıklar, özellikle kısıtlayanlar her zaman kaybetmektedir. 

Dostlukta erkekler arasında kıskançlık çok azdır. 

Çünkü erkeklerin arasındaki muhabbet futbol, okul, iş ve kızlardan ileri geçemez. Oysaki kızlarda durum biraz daha karışıktır. Kızların birbirine anlatabilecekleri çok şey vardır. 

Fakat kızlar erkeklere oranla daha çok dedikodu sevdiğinden verilen sırlar bazen yanlış sonuçlar yaratabilir. Ayrıca bir kızın bir diğer kızı kıskanması için çok sebep aramaması gerekir. 

Çünkü kızlar yapısal bakımdan tabiri caiz ise kıskançlık hormonu barındırmaktadır. Bir kız diğer bir kızı güzel olduğu için, zeki olduğu için, sinemaya gittiği için, erkek arkadaşı olduğu için, sarışın olduğu, esmer olduğu için, istediği ayakkabıyı aldığı için kıskanabilir. 

Dolayısı ile kızlar kıskanmak için neden aramaz.

Aslına bakılırsa kızlar paylaşmaktan pek hoşlanmaz. Neyi paylaşacağı önemli değildir. Konu her ne ise sadece kendinin olmasını ister.

Bu kıyafette de böyledir, dostlukta da böyledir, aşkta da böyledir. Sorun paylaşmak istenmemesidir. Şöyle ki kızlar bir grup halinde pek çok şey yapabilir. 

Bir kız grubu sinemaya gider, kuaföre gider, kafeye gider ve her zaman dış dünyaya karşı birlikte hareket eder. Fakat bir gün biri diğerine her zamankinden fazla ilgi gösterir, dengeyi bozarsa arada kıskançlıkları başlar. Dolayısı ile yıllarca süregelmiş dostluklar bir anda bitebilir. 

Erkekler ise bu durumu pek önemsemezler. Çünkü erkekler için birine bağlanmak saçma bir düşüncedir. Bağlanma olmadığından kıskanma da olmaz.

Kıskançlığın en yoğun olarak yaşandığı bir diğer ilişki ise aşk ilişkileridir. 

Kadın ve erkek birbirlerine aşk ile bağlandıklarında araya kimsenin girmesi istenmez. Bu nedenle etrafta dolaşan tüm kadınlar ve erkekler ilişki için tehdit oluşturur. 

Kızlar aşk ilişkilerinde de dostlukta olduğu gibi kıskançtır. Fakat aşk ilişkilerinde erkeklerin kıskançlığı kadınlara oranla daha zorlayıcı ve daha serttir.

Bazı erkekler o kadar kıskançtır ki eşinin, partnerinin giydiğinden konuştuğu kişilere kadar her türlü aktivitesine karışmaktadır. Bu da ilişkileri zora sokan bir durumdur. 

Çünkü her ne kadar arada sevgi de olsa insanlar kısıtlanmaktan, her yaptığına karışılmasından memnun kalmaz. Aslına bakılırsa bu kıskançlık kadınlarda da vardır. 

Kadınlar psikolojik olarak partnerlerinin sadece kendisine ait olmasına ister. Bir kadın için partnerinin bir başka kadın tarafından beğenilmesi bile kıskançlık krizi geçirmesi için yeterlidir.

Kıskançlığın bir diğer etki konusu da ailenin çocuğunun seçtiği kişiyi kıskanmasıdır. Özellikle erkek anneleri çocuklarının hayatındaki tek kadın olmayı temenni etmektedir. 

Fakat hayatın bir getirisi olarak büyüyen ve olgunlaşan erkek çocuk bir gün yuvadan uçacaktır. Fakat bir anne için oğlunun bir başka kadını sevmesi düşüncesi kolay değildir. 

Çünkü erkek çocuğun eş adayının hayattaki rol modeli kendi annesidir.Anneler genellikle oğullarının bulacağı eş adayının oğullarını kendisinden uzaklaştıracağını düşünür.

Hatta bir gün tercih yapmak durumunda kalırlar ise kendilerini değil elin kızını seçeceğini düşünürler. 

Oysaki bir çocuk için eşin ve ailenin yeri çok ayrıdır. Her ikisinin de değeri bir diğerinden fazladır. Kız çocuklar içinde baba faktörü kıskançlık sergilemektedir. 

Tıpkı anneler gibi babalarda kız çocukların eş rol modelidir. Bu nedenle babalar kızlarının büyüyüp bir erkek arkadaş edinmesini asla kabul etmez. Bu çocuklarının mutlu olacağından değil, bir gün bir erkeği kendisinden daha fazla sevebileceği düşüncesine kapılmalarındandır.


Kıskançlık genel bir kavramdır. 

Aslına bakılırsa seven insan kıskanır sözü doğru olsa da her zaman geçerli değildir. Kimi çekemediği için kıskanırken kimi beğendiği ve istediği için kıskanabilir. Fakat kıskançlık kötü bir huydur. Rekabet ortamı yaratır. Kıskanmak yerine, imrenmeyi tercih etmeliyiz. Bu sayede hırslanarak hayat boyunca hep iyiye yönelebiliriz.

0 yorum:

Yorum Gönder