Yalnızlık Allah’a mahsustur sözü oldukça doğru bir noktaya
değinmektedir. İnsanlar yaşamlarını devam ettirmek için yanlarında destek
verecek insanlara ihtiyaç duymaktadır.
İnsanın yandaşı ister dost olsun ister
aile ister sevgili her zaman iyi duyguları birbirleri ile paylaşacaktır.
İnsanoğlu genellikle az ve öz dostu olsun ister.
İnsanların değer verdiği kişiler çoğaldıkça hayattan aldığı darbeler bir o kadar artacaktır.
İnsanların değer verdiği kişiler çoğaldıkça hayattan aldığı darbeler bir o kadar artacaktır.
Bu nedenle
insanlarda az olsun, öz olsun düşüncesi hakimdir. Bu nedenle kalabalık arkadaş
gruplarında dağılma daha çabuk yaşanır.
Özellikle iki kişilik başlayan
arkadaşlık, dostluk üçüncü kişi geldiğinde genellikle bozulmaktadır. Bunun en
büyük nedeni ise en kötü huylardan biri olarak tabir edilen kıskançlıktır.
Kıskançlık insanı içten içe kemiren, insanlar ile arayı
bozduran sinsi bir duygudur. Fakat her kıskançlık felaket ile sonuçlanacak diye
bir durum da söz konusu değildir.
Çünkü bazı küçük kıskançlıklar sizin
karşınızdakine verdiğiniz değeri gösterecektir. Fakat büyük kıskançlıklar, özellikle
kısıtlayanlar her zaman kaybetmektedir.
Dostlukta erkekler arasında kıskançlık
çok azdır.
Çünkü erkeklerin arasındaki muhabbet futbol, okul, iş ve kızlardan
ileri geçemez. Oysaki kızlarda durum biraz daha karışıktır. Kızların birbirine
anlatabilecekleri çok şey vardır.
Fakat kızlar erkeklere oranla daha çok
dedikodu sevdiğinden verilen sırlar bazen yanlış sonuçlar yaratabilir. Ayrıca
bir kızın bir diğer kızı kıskanması için çok sebep aramaması gerekir.
Çünkü
kızlar yapısal bakımdan tabiri caiz ise kıskançlık hormonu barındırmaktadır.
Bir kız diğer bir kızı güzel olduğu için, zeki olduğu için, sinemaya gittiği
için, erkek arkadaşı olduğu için, sarışın olduğu, esmer olduğu için, istediği
ayakkabıyı aldığı için kıskanabilir.
Dolayısı ile kızlar kıskanmak için neden
aramaz.
Aslına bakılırsa kızlar paylaşmaktan pek hoşlanmaz. Neyi
paylaşacağı önemli değildir. Konu her ne ise sadece kendinin olmasını ister.
Bu kıyafette de böyledir, dostlukta da böyledir, aşkta da böyledir. Sorun paylaşmak istenmemesidir. Şöyle ki kızlar bir grup halinde pek çok şey yapabilir.
Bu kıyafette de böyledir, dostlukta da böyledir, aşkta da böyledir. Sorun paylaşmak istenmemesidir. Şöyle ki kızlar bir grup halinde pek çok şey yapabilir.
Bir kız grubu sinemaya gider, kuaföre gider, kafeye gider ve her
zaman dış dünyaya karşı birlikte hareket eder. Fakat bir gün biri diğerine her
zamankinden fazla ilgi gösterir, dengeyi bozarsa arada kıskançlıkları başlar.
Dolayısı ile yıllarca süregelmiş dostluklar bir anda bitebilir.
Erkekler ise bu
durumu pek önemsemezler. Çünkü erkekler için birine bağlanmak saçma bir
düşüncedir. Bağlanma olmadığından kıskanma da olmaz.
Kıskançlığın en yoğun olarak yaşandığı bir diğer ilişki ise
aşk ilişkileridir.
Kadın ve erkek birbirlerine aşk ile bağlandıklarında araya
kimsenin girmesi istenmez. Bu nedenle etrafta dolaşan tüm kadınlar ve erkekler
ilişki için tehdit oluşturur.
Kızlar aşk ilişkilerinde de dostlukta olduğu gibi
kıskançtır. Fakat aşk ilişkilerinde erkeklerin kıskançlığı kadınlara oranla
daha zorlayıcı ve daha serttir.
Bazı erkekler o kadar kıskançtır ki eşinin, partnerinin giydiğinden konuştuğu kişilere kadar her türlü aktivitesine karışmaktadır. Bu da ilişkileri zora sokan bir durumdur.
Bazı erkekler o kadar kıskançtır ki eşinin, partnerinin giydiğinden konuştuğu kişilere kadar her türlü aktivitesine karışmaktadır. Bu da ilişkileri zora sokan bir durumdur.
Çünkü her ne kadar
arada sevgi de olsa insanlar kısıtlanmaktan, her yaptığına karışılmasından
memnun kalmaz. Aslına bakılırsa bu kıskançlık kadınlarda da vardır.
Kadınlar
psikolojik olarak partnerlerinin sadece kendisine ait olmasına ister. Bir kadın
için partnerinin bir başka kadın tarafından beğenilmesi bile kıskançlık krizi
geçirmesi için yeterlidir.
Kıskançlığın bir diğer etki konusu da ailenin çocuğunun
seçtiği kişiyi kıskanmasıdır. Özellikle erkek anneleri çocuklarının hayatındaki
tek kadın olmayı temenni etmektedir.
Fakat hayatın bir getirisi olarak büyüyen
ve olgunlaşan erkek çocuk bir gün yuvadan uçacaktır. Fakat bir anne için
oğlunun bir başka kadını sevmesi düşüncesi kolay değildir.
Çünkü erkek çocuğun
eş adayının hayattaki rol modeli kendi annesidir.Anneler genellikle
oğullarının bulacağı eş adayının oğullarını kendisinden uzaklaştıracağını
düşünür.
Hatta bir gün tercih yapmak durumunda kalırlar ise kendilerini değil elin kızını seçeceğini düşünürler.
Hatta bir gün tercih yapmak durumunda kalırlar ise kendilerini değil elin kızını seçeceğini düşünürler.
Oysaki bir çocuk için eşin ve ailenin yeri
çok ayrıdır. Her ikisinin de değeri bir diğerinden fazladır. Kız çocuklar
içinde baba faktörü kıskançlık sergilemektedir.
Tıpkı anneler gibi babalarda
kız çocukların eş rol modelidir. Bu nedenle babalar kızlarının büyüyüp bir
erkek arkadaş edinmesini asla kabul etmez. Bu çocuklarının mutlu olacağından
değil, bir gün bir erkeği kendisinden daha fazla sevebileceği düşüncesine
kapılmalarındandır.
Kıskançlık genel bir kavramdır.
Aslına bakılırsa seven insan
kıskanır sözü doğru olsa da her zaman geçerli değildir. Kimi çekemediği için
kıskanırken kimi beğendiği ve istediği için kıskanabilir. Fakat kıskançlık kötü
bir huydur. Rekabet ortamı yaratır. Kıskanmak yerine, imrenmeyi tercih
etmeliyiz. Bu sayede hırslanarak hayat boyunca hep iyiye yönelebiliriz.
0 yorum:
Yorum Gönder